İçeriğe geç

Barbar kimlere denir ?

Barbar Kimlere Denir? Psikolojik Bir Bakış Açısı

Giriş: İnsan Davranışlarının Ardındaki Gizem

İnsan doğasını anlamak, en karmaşık ve derinlemesine keşfe çıkılacak alanlardan biridir. Her birimiz, farklı ortamlar, farklı değerler ve farklı kültürler içinde şekillenen bireyleriz. Ancak zaman zaman, toplumsal kurallara uymayan veya alışılmadık davranışlar sergileyen insanları “barbar” olarak tanımlıyoruz. Peki, gerçekten “barbar” nedir? Bir insanın, bir grubun veya bir kültürün barbar olarak adlandırılmasının ardında hangi psikolojik süreçler yatar? Bu yazıda, “barbar” kavramını bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji perspektifinden inceleyecek, insan davranışlarının ardındaki içsel dinamiklere ışık tutacağım. Belki de bu soruya verdiğimiz yanıtta, hepimizin içsel dünyasıyla bir bağ kuracak çok şey bulacağız.

Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: “Barbar” ve Algı

Bilişsel psikoloji, insanların dünyayı nasıl algıladığını, bilgiyi nasıl işlediğini ve kararlar aldığını inceleyen bir alandır. İnsanlar, karşılaştıkları her durumu ve bireyi zihinsel şemalarına (mental modeller) göre değerlendirirler. Bu şemalar, yaşadığımız çevre, kültür ve deneyimler doğrultusunda şekillenir. Barbar kavramı, bu bağlamda, toplumsal bir etiket olmaktan öte, bir bireyin veya grubun farklı ve bilinmeyen bir davranış biçimi olarak algılanmasından kaynaklanır.

Çoğu zaman, bir davranışın “barbar” olarak tanımlanması, o davranışın normal veya kabul edilebilir sosyal normlarla uyumsuz olmasından doğar. Bilişsel psikolojide bu tür bir algı, “kategorileştirme” süreciyle açıklanabilir. İnsanlar, karşılaştıkları kişileri, grupları veya olayları hızlıca kategorilere ayırarak anlamaya çalışır. Eğer bir birey veya grup, norm dışı bir davranış sergiliyorsa, bu kişi genellikle “barbar” olarak adlandırılabilir. Kategorileştirme, aynı zamanda grup içi ve grup dışı ayrımına da yol açar. Bu durumda, “barbar” terimi, kendi grubumuzun normlarına uymayan dış grubun üyelerini tanımlar.

Bir meta-analiz, insanların karşılaştıkları farklı kültürlere ve davranış biçimlerine karşı daha fazla önyargılı olduklarını göstermektedir. Tajfel ve Turner’ın Sosyal Kimlik Teorisi, insanların kendilerini ait oldukları gruplarla tanımladıklarını ve dış grup üyelerini daha az hoşgörüyle değerlendirdiklerini öne sürer. Barbar tanımlaması da bu tür bir sosyal kimlik çatışmasından doğar. Farklı olana duyduğumuz önyargı, bilişsel süreçlerin bir sonucu olarak karşımıza çıkar.

Duygusal Psikoloji Perspektifinden: Barbarlık ve Empati Eksikliği

Duygusal zekâ, insanların duygusal durumlarını tanıyıp yönetme, başkalarının duygusal durumlarını anlama ve uygun şekilde tepki verme yeteneğidir. Bir insan, başkalarına duyarsızlık gösterdiğinde, onların acılarına, ihtiyaçlarına veya duygularına kayıtsız kaldığında, bu, duygu yönetiminde bir eksiklik olarak algılanabilir. Daniel Goleman’ın duygusal zekâ teorisi, empati eksikliğinin, “barbar” olarak adlandırılan davranışların altında yatan ana sebeplerden biri olabileceğini savunur.

Barbarlık, duygusal açıdan bir bağ kuramama, başkalarının duygularına saygısızlık ve acımasızlıkla ilişkilendirilebilir. Psikolojik araştırmalar, empati eksikliğinin bireylerin sert ve hoşgörüsüz davranışlar sergilemesine yol açabileceğini göstermektedir. Batson’ın empati-ahlak kuramına göre, bir kişinin başkalarının acılarına duyarsız kalması, bireysel çıkarlarının ön plana çıkması ve toplumsal normların göz ardı edilmesi ile açıklanabilir. Bu tür bireyler, başkalarının duygusal hallerine saygı duymadıkları için, genellikle toplumun “barbar” olarak tanımladığı grupların içinde yer alabilirler.

Duygusal zekâ ve empati becerisi eksik olan bireylerin, toplumun normlarına uygun olmayan davranışlar sergilemesi, onları bu topluluklarda dışlanmış veya barbar olarak görülmelerine yol açar. Bu durumda, sosyal ve duygusal bağların kopması, bireylerin yalnızlık ve dışlanmışlık duygusuyla baş başa kalmasına neden olabilir.

Sosyal Psikoloji Perspektifinden: Toplumun Barbar Tanımlaması

Sosyal psikoloji, insanların toplumsal bağlamda nasıl davrandığını, etkileşimlerde nasıl şekillendiğini ve grup dinamiklerinin bireylerin tutumlarını nasıl etkilediğini inceler. Toplum, normlarını ve değerlerini kabul etmeyen veya bu normlara aykırı davranan kişileri dışlar. “Barbar” kavramı, bu toplumsal dışlamanın bir yansımasıdır.

Seymour Lipset’in sosyal gruplar üzerine yaptığı araştırmalar, grup üyelerinin kimliklerini, toplumun normlarıyla uyumlu bir şekilde geliştirdiğini gösterir. Toplum, norm dışı davranışları, bir tehdit olarak algılayabilir ve bu tehditleri dışlama yoluyla bertaraf etmeye çalışır. Bu tür bir dışlama, çoğu zaman bir kişinin ya da grubun etiketlenmesine, “barbar” olarak tanımlanmasına neden olur.

Sosyal etkileşimlerin güçlü bir etkisi vardır. Moscovici’nin sosyal etki teorisi, bireylerin toplumun normlarına uyma eğilimlerinin güçlü olduğunu belirtir. Toplumda yaygın olarak kabul gören bir davranış, norm haline gelir ve bu norm dışı kalan her şey “barbarlık” olarak etiketlenebilir. Bu, toplumsal baskı ile bireylerin davranışlarını şekillendiren bir süreçtir.

Çelişkiler ve Güncel Araştırmalara Bir Bakış

Psikolojik araştırmaların ışığında, barbarlık tanımının her zaman net olmadığını görüyoruz. Bir yandan, toplumlar normlarını ve değerlerini savunurken, diğer yandan norm dışı davranışların bazen toplumsal değişim ve ilerlemenin bir parçası olduğunu da unutmamak gerekir. Erikson’un kimlik gelişimi üzerine yaptığı çalışmalar, bazen barbar olarak görülen bireylerin aslında bir kimlik arayışının sonucu olabileceğini ortaya koyar. Toplumun dışladığı kişi, belki de kendi kimliğini bulma yolunda bir adım atıyordur.

Daha derinlemesine düşündüğümüzde, “barbarlık” aslında bir özdeğişim arayışının, bir “farklılık” arzusunun dışa vurumu olabilir. Bugünün “barbar” olarak tanımlanan bireyleri, belki de yarının kahramanlarıdır.

Sonuç: İçsel Deneyimlerinizi Sorgulamak

Barbar kimlere denir? Bu soruya verdiğimiz yanıt, sadece toplumun normlarına değil, aynı zamanda bireysel içsel dünyamızın da bir yansımasıdır. Psikolojik perspektiften bakıldığında, barbarlık, genellikle empati eksikliği, sosyal dışlanma ve bilişsel önyargılardan kaynaklanır. Ancak, toplumsal normların ve bireysel kimliklerin kesişiminde, bu tanımın çelişkili ve sürekli değişen bir karakter taşıdığını da unutmamalıyız.

Peki, sizin için “barbar” kavramı ne ifade ediyor? Toplumun dışladığı ve norm dışı olarak tanımladığı kişileri nasıl görüyorsunuz? Onların davranışlarını anlamaya yönelik bir çaba, sizin de içsel dünyanızı değiştirebilir mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasino.online